
Aşağıda okuyacağınız yazı “ALINTI” dır. Nereden alınmış, kimden alınmış belli değil. İnternet ortamına damdan düşer gibi pat diye düşmüş. Alıntı olduğu için üzerine ALINANLAR olursa, biz alınmayız. Kendi alınmalarıdır.
Efendim bu ALINTI yazı, NESLİ TÜKENEN KARA KARGA KUŞLARININ EVCİLLEŞTİRİLMESİ DERNEĞİ’nin Genel Başkanı’nın sorunsala hamamsal çözüm bulmak amacıyla kendisini ateşe atar gibi göbek taşına atıp, zalim tellak elinde helak olmak üzere iken, keseci-köpükçüye sığınıp, kirlerinden arındığını ümit etmesinin trajikomik hikâyesidir.

Türkülerimiz var “ Şamama da gelin hanım şamama, her gün gider sinemaya hamama” muhtemelen kıskanç bir kaynana yazmış, sana ne, gelin sinemaya hamama gidiyorsa, sana ne?
Bir de Ömer Hayyam’ın sözü var:
Felek ne cömert aşağılık insanlara; han, hamam, dolap değirmen hep onlara!
Felek ne cömert aşağılık insanlara; han, hamam, dolap değirmen hep onlara!
Kendini satmayan adama ekmek yok, gel de yuhhhh çekme böylesi dünyaya!
“Şu hamamın tadını çıkarmak varken, gene aklımda muhalifler, özellikle bizim partiden olmayanlar, bunları cımbızla, kerpetenle, İngiliz anahtarı ile, yok o olmaz, ıspatula ile kazıyıp kurtulmak lazım ama bitmiyorlar ki, her bir yandan ….” diye hamamın tavanına bakıp düşünürken yardımcım dibimde bitti, sırıtık sırıtık;
“-Başkanım muhalifler bu hamam işini de dillerine dolayacaklar” demez mi?
Tepemden aşağı sanki hamamın en kızgın suları döküldü, bu adamdan şüpheleniyorum, bu adamın kesin benim yerimde gözü var, şimdi hakkımda malzeme topluyor, bir dahaki seçimde kesin aday olacak, en kısa zamanda bundan kurtulmalıyım!
“-Yahu” dedim “neyi dillerine dolamadılar ki bunu dolamasınlar dillerine, boş ver, geldik şuraya tadını çıkar, boş ver muhalifi falan içimizdeki yılanlardan kork yılanlardan”
Lafı da geçirdim, anlayana… Anladı anlamasına da, bu diğerlerini de kışkırtmasın, seçilmek için onca uğraştık, para döktük, tadını çıkarmadan başımıza bir çorap örmeseler bari! Neyse gönlünü alayım. Elimi omzuna koyup gözlerinin içine bakarak;
“-Neyse ki yanımda senin gibi sağlam arkadaşlar var” dedim.
Bozulan suratında sinsi bir gülümseme;
“- Elbette Başkanım, mezara kadar” dedi.
Akşam tesisin kafeteryasında uzak bir köşeye çekildik arkadaşlarla. Uzun uzun onlara seçim sürecinde yaşadıklarımızı anlattım. Aslında öyle sıkı bir hatip değilim, ama önceden prova yapmış iyice hazırlanmıştım. Başları ile tasdiklediler gibi ama güven olmaz, fırsat kollarlar bunlar.
Bize muhalefet eden gurup ve kişilere karşı neler yapmamız gerektiği konusunda görüşlerini sordum. Önce huzurlu bir çalışma ortamı oluşturmalıyız ki esas işimize yani Karakargalara odaklanalım dedim. Kargalar zerre kadar umurumda değildi, yani şu koltuğa oturduk, tadını çıkarmayalım mı?
Disiplinden sorumlu Genel Başkan Yardımcım kıpırdandı ama, Yüksek Denetleme Kurulu Başkanım her zaman olduğu gibi fırsat vermedi.
“-Başkanım, öncelikle buyurduğunuz gibi huzurlu bir çalışma ortamı oluşturmamız lazım. Maddi destek aldığımız Bakanlık derneğimiz üzerinden bakanlığımıza ve hükümetimize eleştiri yöneltilmesine sıcak bakmıyor. Derneğimize yardımların kesilmesinden endişe ediyorum. Bu dernek nihayet sizin gibi tecrübeli, siyasetten anlayan, sorunlara akılcı çözümler üreten çok değerli başkanımızla mutlaka sonuca ulaşacaktır ama mutlaka muhalif seslerin kesilmesi lazım. Elbette siz daha iyisini bilirsiniz ama, ben disiplin kurallarından taviz vermeyelim, hatta bunları terör yasası ile ilişkilendirmenin bir yolunu bulalım derim”
Bu adama bayılıyorum, biliyorum yalakalık ruhunda var, bu gün gitsem aynı yalakalığı yerime gelene yapar ama insanım, hoşuma gidiyor, ruhumu okşuyor. Yalnız bu şom ağızlı yardımlar kesilir falan diyor ciddi olabilir mi? Bu yardım konusu üzerinde durmak lazım.
Kurumlarla İlişkilerden Sorumlu Yardımcım söz istedi.
“- Başkanım, biliyorsunuz kurumlarla ben muhatap oluyorum, geçenlerde bakanlıktan Derneğimize ziyaret gelen bir üst düzey yetkili etrafa çok dikkatli baktı. Özellikle sizin odanızı inceledi, inceden inceye sorular sordu”
Sevmiyorum bu adamı, lafın nereye geleceğini biliyorum, güya kargalar için aldığımız yardım ve üye aidatlarından yaptığımız ufak tefek harcamalarla ilgili subliminal mesaj gönderiyor.
Telefon çaldı, hanım arıyordu, ilk defa tam zamanında arıyordu, acıkmış, sıkılmıştım.
“-Hanımlar acıkmış” dedim.
Toplantılar bu ahvalde devam etti, sonuç raporumuz üç maddeden ibaretti:
1. Bir dahaki toplantımızın daha konforlu bir otelde yapılmasına,
2. Öncelikle huzurlu bir çalışma ortamı için ve bakanlığı tedirgin edecek muhalif eylem ve söylemlerin şiddetle üzerine gidilmesine,
3. Karakargalarla ilgili çalışmaların ikinci maddede belirtilen hususların hayata geçirilmesinden sonraya bırakılmasına ve sonuç raporunun kamuoyuna açıklanmamasına oy birliği ile karar verilmiştir.
- Kara Karga -